top of page

En Vegan Kedi

24 Nis 2024

2 dakikalık okuma

1

10

Benim veganlığı keşfimde belki de en önemli öğreticimdi, kedim Yoda.Yaklaşık 5 yıl önce, o zamanki danışanlarımdan birinin yanında çalışan bir garson vardı, yazın okul harçlığı için çalışıyordu danışmanlık verdiğim restorantta. Ablasına bir kedi hediye gelmiş, yavrulamış, ve o yavruları gösteriyordu bana. Hepimizin ilk görüşte aşık olabileceği bir kediydi, cins bir kedi.

O zamanlar şu anki kadar tanımıyordum kedileri, evde 2 tane sokak kedim vardı, birisi yeni vefat etmişti, ve yerine hayatıma Yoda girmişti.Henüz 2 aylık, bembeyaz, olağanüstü sevecen, her yerini pireler kaplamış, o kadar minnacık iken binlerce pireyle kaplanmış olmasının onu öldürebileceğini bilmeden sevgi gösterileri yapıyordu.

Zaman içerisinde ben bitkisel ağırlıklı beslenmeye başladıkça, Yoda’nın hangi odada olursa olsun kolarak geldiği bazı gıdalar olduğunu fark etmiştim, oysa yaş mamanın yüzüne bile bakmıyordu. Ama bitkisel sütlü, granolalı, ya da sebzeli ne yesem, yanıbaşımda bitiyordu heyecanla. “Kedin bile sana çekmiş” diye gülümsüyordu herkes, gerçekten de zamanla evdeki iki kedimizin birbirinden bu kadar farklı beslenme alışkanlıkları olması, özellikle Yoda’nın vegan gıdaları özellikle tercih edip sevmesi, bizi hep hayrete düşürüyordu. “En vegan kedi” adını takmıştık o yüzden ona.

Cins kedilerin doğuştan gelebilen, genetik hastalıklara yatkın olabileceğini de, Yoda ile öğrendim ilk. Daha önce evde baktığım tüm kedilerim, çok atletik ve hareketli, bir o kadar da sağlıklı sokak kedileriydi. Oysa Scottish Fold ırkları bazı mutasyonlar ve aslında genetik bozukluklar nedeniyle sahip oldukları ve gözümüze sevimli bazı özelliklerle ün yaptıkları için satılıyor, çoğaltılıyor, tıpkı benim sahiplendiğim ailede olduğu gibi bilinçsizce çiftleştiriliyor ve çocuklar da daha büyük genetik rahatsızlıklarla bu döngüyü devam ettiriyor.

5 yıllık harika bir yol arkadaşlığından, öğreticiliğinden, öğretmenliğinden sonra fark ettim ki, iyi ki benim kedim olmayı seçmiş. Belki başka ailelerde hediye edilen, sonra zorluklarını görüp sokağa salınıveren kedilerden biri olup 5 yıl bile yaşamayacaktı, ya da çok daha bilinçli ailelerde ömrü uzayacaktı. Hayvanları bir nesne, elden ele dolaşabilen bir eşya, süslenen; binilen, kesilen bir cansız varlık gibi görmemeyi en çok kedilerimden öğrendim. Çoğu zaman insanlardan daha bilge olduklarına, vicdanlarının ve sevgilerinin sonsuz ve bir o kadar da karşılıksız olduğuna şahit oldum. Başta kedilerim ve sonrasında tanıştığım tüm hayvanlarla bağ kurmayı öğrendim onlardan. Bazen anlatılmasına, konuşulmasına hiç gerek olmadan da anlayabilmeyi. Onlara haksızlık yapmamayı, kendilerini ifade dahi edemeyen hiç bir canlıya zarar vermemeye çalışmayı onlarla öğreniyorum.

Bu yüzden bugünkü yazımı bana veganlığın bir kurallar dizisi olmaktan çok daha ötesi olduğunu her gün sevgisiyle öğreten ve 2 saat önce uykusunda bize veda eden sevgili kedime ithaf etmek istedim.Hayatımda yediğim en büyük linci, kendisinin bir cins kedi olması vesilesiyle yemiştim ve bugüne kadar da konu çok önemsiz görünmüştü bana. Şu anda ona olan sevgimi anlamaya, Yoda’yı anlamaya,tanımaya çalışmayan onlarca kişinin, sonrasını bir kere bile merak etmeden, sadece en vegan olmak için sarf ettiği cümlelerin aktivizm gücü ile, tanıdığım en vegan kedinin aktivzm gücünü düşünüyorum içimde, ve zaten her şeyin “onlar” için olduğunu hatırlıyorum. Veganlığın öznesininin insanlar değil, hayvanlar olduğunu bana öğreten, sevgili kedim, Yoda'nın anısına...

24 Nis 2024

2 dakikalık okuma

1

10

Vegan Kasap hakkında daha fazla bilgi ve basında çıkan diğer haberlerimiz için takipte kalın. 

bottom of page